Bugün aslında hangi gün?
Serkan Özkaya’nın Galerist’te açılan Bugün Aslında Dündü adlı kişisel sergisi, sanatçının ünlü heykeltıraş Michelangelo’dan, ünlenmeden kaybolmuş sanatçı Steve Toole’ye uzanan esinlenmelerinin bir uzantısı niteliğinde. Işıl Eğrikavuk erkan Özkaya’nın Bugün Aslında Dündü adlı 1 sergisinde bizi Steve Toole adlı bir sanat “kahramanı” karşılıyor. Toole özünde bir “müdahaleci”, yani yaptığı tartışmalı işlerle sanatın ne olup ne olmayabileceğini tartışmaya açıyor. Örneğin bir keresinde Philadelphia sanat müzesine “acil acil acil” başlıklı bir faks çekerek, performans sanatçısı bir arkadaşının müzeye doğru yola çıktığını ve müzede bulunan Duchamp’ın meşhur çeşmesinin içine işeyeceğini haber veriyor. Toole bir başka işinde ise etiketler hazırlayarak bunları müzede bulunan ama sanat eseri olmayan işlerin altına yapıştırıveriyor. Örneğin ünlü bir müzede bulunan bir yangın söndürücünün altındaki “Steve Toole, Müze Görevlisi, Dışkı ile irtifa (Levitation by Defecation),, karışık teknik Karışık Medya, 1999” etiketi ona ait.
Özkaya’nın bir dedektif gibi takip ettiği bu karakterin gerçek olup olmadığını bilmesek de, Toole de tıpkı Özkaya’nm kendisi gibi sanatta gerçekliğin ne olduğunu ya da sanatın ne olup olmayabileceğini sorguluyor. Özkaya’nın daha önce Louvre müzesine yazdığı ve Mona Lisa’yı baş aşağı çevirmeyi önerdiği mektubu ya da Bansky’nin müze müdahalelerini düşünürsek gerçekten Steve Toole bunları yapmış olabilir mi?
Dışkıyla yükselmek
Özkaya’nın Batı sanat kurumuna yapısal bir eleştiri olarak yönelttiği işler sergide kimi zaman mizahi kimi zaman da ironik anlatılarla karşımıza çıkıyor. Örneğin Iw adlı işinde suratına bir pasta yemiş erkek büstünü ya da Dışkı ile İrtifa (Levitation by Defecation) adlı işinde kendi dışkısının üzerinde yükselen bir bebeği görüyoruz. Bir başka işi Tartışanlar’da (The Debaters) ise yine kendi dışkılarının üzerinde yükselen dört figürün tartışmasını heykelleştiriyor Özkaya. Ve de sanat tarihinde sıkça karşımıza çıkan tartışan insan, bebek, anonim erkek büstü gibi figürlerin suratına biraz da muzipçe pastayı fırlatıyor. Öte yandan dışkı demişken, Pierre Manzoni’nin 1961’de yaptığı Artist’s Shit (Sanatçının Boku) adlı işini hatırlamamak işten değil. Neyin sanat olabileceğini konuşmuşken, dışkının üzerinde yükselme fikri de oldukça “manidar”.
Sergide yer alan bir diğer bölümde Özkaya’nın son yıllarda ürettiği ve tekrara dayanan yedi adet videosu var.
Oldukça basit ve tekrara dayalı hareketlerden oluşan bu seride beklentileri baş aşağı etme durumu hakim. Örneğin, Eyfel Kulesi’ne bir çay kaşığı ile bakan ve kaşığı çevirince kuleyi de baş aşağı eden Çılgın Turist ya da yan yana dans eden Nasreddin Hoca ve Shakira bebeklerini gördüğümüz Nasreddin Hoca adlı videolar bunlardan ikisi. Bir de yanındaki ocak yanarken yanmayan tarafta duran çaydanlık videosu var ki, Özkaya bir gün gerçekten de eşinin bunu yaptığını söylüyor!
Özkaya’nm son yıllarda ürettiği videoları, heykelleri, enstalasyonları ve fotoğraflarından oluşan bu sergide sanatçının meşhur Davut işi de yer alıyor. Özkaya’mn Michelangelo’nun meşhur Davut heykelini üç boyutlu printer ile yeniden ürettiği David (Inspired by Michelangelo) [Davut (Michelangelo’dan esinle)] adlı bu işi bu kez dokümanter fotoğrafları ile sergileniyor. Davut bir ” kamyonun arkasında New York sokaklarında gezdirilirken çekilen bu fotoğraflar Özkaya’nm yeniden üretme, tekrar, başka taraftan bakma temaları ile örtüşüyor. Sergiye ismini veren Bugün Aslında Dündü ise bu tekrarlamanın bir başka versiyonu. Zira Özkaya’nın işlerinde tarih hep bugünkü versiyonlarıyla karşımıza çıkıyor.