Önceki sohbetimizde onun için güçlü ve kararlı betimlemelerini kullandık, eksik kalmışız, şimdi bunların arasına dürüst, yetenekli, samimi, güler yüzlü gibi tabirleri de eklemeyi uygun görüyoruz. Şükrü Özyıldız’dan bahsetmeye bir itirafla başlayalım; çekime herkesten önce o gelmişti. Ekip toparlanmaya başladığında o çoktan çekimi yaptığımız Le Meridien Hotel’in lobisindeki yerini almıştı. Şapkasını hafifçe gözlerine doğru indirmiş bir önceki gece yaptığı uzun yolun yorgunluk izlerini silmeye çalışıyordu yüzünden. İsmini duyduğu an güler yüzüyle bizden yana döndü, o aynı sıcak ifade gün boyunca da bizimleydi. Kameraya seksi ve bazen de ciddi bakışlar fırlattığı anlar dışında tabii. En son Şeref Meselesi’nde izlediğimiz oyuncu bu sıralar ay sonunda vizyona girecek filmi Ekşi Elmalar’ın heyecanını yaşıyor, doğal olarak bize de Yılmaz Erdoğan imzası taşıyan bu dönem filmiyle ilgili tüm detayları öğrenmeye (çalışmak) düşüyor.
Ekşi Elmalar filminden ve oradaki rolünüzden projeye? Ekşi Elmalar benim bugüne kadar yaptığım en farklı oyunculuk deneyimiydi diyebilirim. Çünkü ilk defa bu kadar iyi hazırlanmış ve bu kadar iyi yaşatılmış bir dönem projesinde oynadım. Hazırlık süreci tabii ki daha önceki yolculuklarımın hepsinden daha farklıydı. Yılmaz Erdoğan faktörü vardı her şeyden önce. O kadar iyi bir kalem ki, senaryo aslında bütün soruları cevaplıyor. O açıdan oyuncu olarak da ruhumuzu çok fazla beslediğimiz bir set oldu hepimiz için. Onun dışında proje geçmişte başlıyor ve modern zamanda bitiyor. Gerçek bir hikayeden uyarlama, ben ise devrimci bir karakter olan Özgür’ü canlandırıyorum. Farah Zeynep Abdullah’ın filmdeki karakterine aşık oluyor ve onu köyden kaçırmak istiyorum.
Filmin çekimleri nerede yapıldı? Çekimler Köyceğiz’de yapıldı. Büyük bir plato kuruldu, o kadar büyük ve profesyonel bir plato ki hepimiz; “Hayalimizdeki şey buydu,” dedik. O kadar gerçek bir dünya yaratıldı, o kadar yüksek bir prodüksiyondu ki hepimiz çok coşkulandık oynarken. Bu profesyonellikten bir oyuncu olarak etkilenmemek mümkün değil bence zaten, kendimizi çok şanslı hissettik.
Özgür’den bahsedelim o halde, nasıl biri? Onun hakkında fragmanda izlediğinizden daha fazlasını söylemem ne yazık ki mümkün değil (gülüyor). İsmi Özgür olan devrimci bir genci canlandırıyorum, şampuan hikayenin geçtiği yer olan Hakkari’ye ilk kez onunla geliyor. Öncesinde böyle bir şeyin nasıl kullanıldığı bilinmiyormuş… Fragman neşeli bir atmosferde başlıyor fakat tür bir film izleyeceğiz? Hikaye gerçek bir kesit sunuyor seyirciye. O kesitin içinde komedi de, politika da, dram da, her şey var. Gerçek hayatın içinde neler yaşıyorsak, ne buluyorsak filmde de aynıları var. hiç öngöremiyorum işte, hatta içinde yer aldığım bir yapımla ilgili ilk defa öngöremiyorum diyebilirim. Ve bu beni daha da çok heyecanlandırıyor. sanıyorum? Hayır olmadı. Ben, izleme şansım olduğu zamanlarda da, kendimi hep galaya saklama taraftarıyım. Hepimizin dublajları oluyor, stüdyoda hepimizin hemfikir olduğu ne kadar farklı bir işin içinde olduğumuzdu. Hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Çok güzel olacağını tahmin ediyorduk ama bu tatta olacağını, temposunun böyle olacağını beklemiyorduk. Şu an hepimiz çok heyecanlıyız.
Nasıl hazırlandınız peki role, ruhen ve bedenen ? Rolün iç dünyasına hazırlanmak biraz zordu. Orada da Yılmaz Erdoğan sağ olsun çok yardımcı oldu. Çok güzel kitaplar tavsiye etti. O kitapları okudum ben kendi karakterim için. Hangi kitaplar bunlar? Benim en etkilendiğim kitap Evrim Alataş’ın Her Dağın Gölgesi Denize Düşer adlı kitabıydı. Karakteri anlamamda bana çok yardımcı oldu. Daha birçok kitap var. İşin biraz da politik alt yapısı olduğu için marksizmi anlatan kitaplar da okudum. Doğru bir araştırma sürecinden geçtik aslında. Ama romantik kısmı benim için bu kitaptı.
Filmde Farah Zeynep Abdullah ve Yılmaz Erdoğan ile daha çok diyalog halindesiniz gibi görünüyor, nasıl bir elektrik vardı sette? Farah ile ilk defa tanıştım. Çok da güzel paslaştığımızı düşünüyorum ben. Bunun haricinde teknik ekip çok iyiydi ve bu bir oyuncu için çok önemlidir. Bıyıklı olmayı sevdiniz mi peki? Ben bıyığı seviyorum (gülüyor).
Filmdeki bıyık çok sahici görünüyor, öyle mi?
Kendi bıyığım çıktığında öyle çıkıyor, ama o zaman yeterince uzamamıştı ve benim bıyığımın olçusunu alarak yapmışlardı.