UYGULAMA SEÇMENİN ÖZGÜRLÜĞÜ YA DA TUTSAKLIĞI
Popüler uygulama Wishbone ile bize sunulan iki seçenek arasından tercihimizi yapıyoruz. Peki seçimlerimizde özgür müyüz, yoksa başkalarının bizim adımıza yaptığı seçimlerin tutsağı mı? gökçe algan
İster uygulamanın içerikleri arasından tercihinizi yapabiliyor, ister kendi “o mu, bu mu”nuzu yaratıyorsunuz. Her sabah ve her akşam 12 adet yeni seçim kartı sunan Wishbone, gündelik bir alışkanlık haline dönüşerek başarısını perçinliyor.
Ergenliktir, defterlerin köşelerine çiziktirilir, odaların kapısına yazılır: “Hayat, seçimlerden ibarettir.”
Sosyal medya çağında ise seçimlerimizi ifade etmek için elimizin altındaki yollar sınırsız, kimi zaman da çetrefilli. Haliyle kimi zaman en dolambaçsız yolun çekiciliğine kapılmamak namümkün. Bu basit sırra vakıf olan Wishbone uygulaması, bir seneden az sürede milyonlarca kullanıcıya ulaştı. Bu kitlenin demografisi ise hikayeyi daha da ilginç kılıyor, zira kullanıcıların büyük çoğunluğu 13-18 yaş arasındaki genç kızlar. Peki nedir bu Wishbone?
“Şu mu, bu mu?”oyununun görselliğe bürünmüş hali diyebiliriz. “Kim mi Khloe mi?”, “Makaron mu Oreo mu?” ya da “bebe mavisi mi pudra pembesi mi?”. Fikir basit, sonuçlar ise özellikle genç kızlara hitap etmeyi hedefleyen markalar açısından iştah kabartıcı. Uygulamanın yaratıcı şirketi Science’ın CEO’su Mike Jones, Wishbone’un başarısını, çağa ayak uydurmasına bağlıyor. “Gençler televizyon izlemiyorlar, hayatları akıllı telefonlarıyla birlikte geçiyor ve aslında çok sıkılıyorlar. Sürekli daha fazlasını istiyorlar ve istemeye devam edecekler,” diyen Jones, son derece basit bir fikri sürekli yenilenen eğlenceli bir içerikle canlı tutmanın önemini vurguluyor. Bir “sosyal barometre” olarak nitelendirdiği Wishbone’u, en popüler konulara dair tükenmez bir kaynak olarak konumlandırıyor.
Bu popüler kültür cennetinin yaratım sürecine dair ipuçlarını ise, New York Times’da yayınlanan bir makalede bulmak mümkün. Wishbone için çalışan Talia Kocar, pazar araştırması sürecinde Starbucks’larda, manikür salonlarında vakit geçirerek uygulama ile ilgili beğenilen ve beğenilmeyen öğeleri gözlemleme fırsatı bulduklarını belirtiyor.
SOSYAL MEDYA KISITLAMASI
Wishbone kitlesine göre Instagram ciddi bir iş. Filtreyi basmayacaksın, çok sahte durabilir. Hashtag’leri sıralamayacaksın, çok çaresiz görünebilir. Üst üste çok fazla fotoğraf koymayacaksın, bıktırabilir. Üstelik fütursuz yorumlara açık olacaksın, hele ki takipçi sayın bolsa saldırılara açıksın. Bir kimlik inşa ederken kurallarını koyacak, peşinden gideceksin. Snapchat deseniz, fazla “anlık”. Hikayeni ölümsüzleştir-e-memenin rahatlığı içinde saçmalayabilirsin, ama belli bir konuyu takip edemezsin. Wishbone’da bir iletişim kaygısı, kurallar yok. Sadece karşılaştırıyor ve tarafını belli ediyorsun. Masum görünüyor, ama gerçekten öyle mi? Mesela ergenlik sancıları içindeki kızlar, okulun popüler tayfasıyla aynı seçimleri yapıp yapmadıklarına dair strese girebilirler mi? Ya da kişisel tercihlerinin, zevklerinin oluşmaya başladığı bu dönemde, popüler kültürün gölgesinde farkına bile varmadan kendisine sunulanı kucaklamakla yetinebilir mi? Sanki kütüphanelerde bilginin peşindeyken daha özgürdük değil mi? Şu an kimseyi o koca rafların arasına hapsedemeyeceğimize göre Wishbone’un içeriğinin daha besleyici olmasını ummaktan başka çaremiz yok!
En Popüler Uygulamalar Resimleri
