Sonbahar Kış Modası

Chanel’in resort koleksiyonundan şifon transparan “rüya tulumu”yla istek formumu doldurmaya başlıyorum.
Bu tulumu niye seçtim? Çünkü bu tuluma bakınca kendimi St.
Tropez’de kumların üzerinde Bellini içerken yakaladım. Fonda Marianne Faithfull olmalıydı ve tulumun desenleri As Tears Go By’ı çalıyordu. Tuluma baktıkça mutlu oluyor, kendi yarattığım düşte kayboluyordum. Bir tulumdan daha ne isteyebilirdim ki!
Peter Dundas yönetimindeki Emilio Pucci koleksiyonunsa hepsine bayıldım. Favorim, diz üstü tarçın rengi korse bağlı çizmeleri oldu.
Kendimde onları aynen öyle uzun bir volanlı elbise veya jean şortla hayal ettim. Ada’da böyle gezemezdim. Ama gece dans etmeye çıkabilirdim.
Sonra gözüme Balmain’in klasik siyah pump’ları takıldı. Pump’lar gardırobumun vazgeçilmezleri zaten. Üstelik paçası kıvrık batik skinny jean’le de nefis durmuşlardı. Bu klasik parçayı da istek formuma ekledim.
Sıra yine Pucci’nin doğal deri gladyatör stilettolarma geldi; işte onlara aşık olmuştum. Benim gardırobumla oryantasyon problemi de yaşamazlardı çünkü onları tamamlayacak her şeyim vardı. Her sezon bir Balmain ve “rock volume”ü seçmeyi seviyorum. Jim
Morrison’la Michael Jackson karışımı Balmain, geçen sezonki dekadan ruhundan sıyrılıp bu sezon nihayet özüne dönmüştü.
İşte bu yüzden kırmızı Thriller ceketi, sanırım Decarnin’in beni kalbimden vurduğu parçası. Aynen öyle atlet ve ukala bir jean şortla giyerdim.
Gelelim seçtiğim elbiselere… 70’ler ve Studio 54 kodlarını bir yana atalım.

\uAsker Yeşili Modası Yaşam Fikirler