YENİ JENERASYON NE DİNLİYOR NE DİNLEMELİ?
The Dollars Trilogy’nin müzikteki izdüşümü sayılacak üç albümle birlikte yeni jenerasyonun günümüze adapte olurken neler dinlemesi gerektiğini tatlı tatlı sıraladık… doğu orcan
İyi niyetli olarak arkadan iş çevirmeye bayılmaz mıydınız? Tek taraflı size kazanç sağlayan bir mini sahtekarlıktan bahsetmiyorum. Daha çok bilgi sahibi olduğunuz, kendinizi daha rahat hissettiğiniz sulardan çıkmanızı gerektiren durumlarda bazı söylenen şeyleri duymazdan gelmek veya salağa yatmaktan bahsediyorum. Bir nevi hırsızlıkta yakalanıp “Ama ben onu çalmadım, uzun süreli olarak ödünç almıştım geri getirecektim” demek gibi, değil gibi… Peki bu sahtekarlığı nereye bağlayacağım? İşbu sayfaların kaba tabirle güvenliğinden sorumlu bekçiliğini, havalı tabirle yazı işleri müdürlüğünü yapan arkadaşım; “Doğu, yeni jenerasyon neler dinliyor, anlatsana” dediğinde,
“Hay hay, 94 ve 95’lilerle yediğim içtiğim ayrı gitmez. Hele ki 96’lılara doğdukları senenin yazında Fransa’daki Avrupa Şampiyonası’nı izlemeye gitme hikayemi anlatırım, gül gül ölürüz” diye cevap vermiştim. Külliyen yalandan oluşan bu cevabımı düşündükçe aslında “yeni jenerasyon” kümesine torbalarla rüşvet versem, yeni arkadaş alma ihalelerine fesat karıştırsam giremeyeceğimi, belki de yaştan dolayı kurtarmayacağımı anladım. Bu durumda benden istenen yeni jenerasyonun neyi dinlediğini anlatan yazıdansa, yeni jenerasyonun borderline müzik seçimlerinin arkasında yatan esas kahramanları anlatmak daha kolayıma kaçtı.
Bu üç albümle başlayın, iyi müziğe olan iştahınız katlanarak açılsın, önümüzdeki ay bir üç tane daha tatlı niyetine getiririm.
KRAFTWERK – TRANS-EUROPE EXPRESS / 1977
Krautrock’tan kopup, programlanan sekanslardan oluşan elektronik müziğe demir atan Kraftmerk gemisine belki de en çok bu liman yakışıyordu. Kapaktaki boyband fotoğrafının aksine ^2 dakikalık deneysellik sunan albümde David Bowie ve Iggy Pop un da ufaktan parmağının olması işlerin tam rayında gitme sebeplerinden… Ticari başarıyı elde edememiş olsa da, yılında hala kulağa felaket taze gelmesiyle Trans-Europe Express zamansız olabilmeyi başarıyor.
Nerede duymuşsundur? LCD Soundsystem, Frank Ocean ve Jurassic 5 gibi sayısız efsane bu albümden sample ala ala albümü kurutamamıştır.
BEASTIE BOYS PAUL’S BOUTIQUE / 1989
İkinci albüm laneti genelde şöyle işler; yeniyetme bir grup öncelikle roket gibi bir single çıkartır… Sonrasında hayatları boyunca kafalarında biriktirdikleri melodileri, omurilikten anlattıkları hikayeleri ve dillerinin ucundaki el-eldiven gibi birbirine organik olarak geçmiş cümleleri muazzam bir albüme aktarırlar. Son kurşununu kariyerinin en başında sıkan bu taze başarılı gruplar, ikinci albümlerinde gelen baskının altında ezilip büzüldükten sonra birinci albümü kopyalarlar ya da stadyum albümü yapmaya çalışıp müzik tarihinin tozlu sayfalarında kaybolurlar.
Alternatif olarak bazı gruplar stillerini yeniden şekillendirmeye çalışarak kimsenin dinlemediği, çok enteresan bir ikinci albüm yaparlar. Genelde bu albüm hiç satmaz ve grup üyeleri yine o tozlu sayfalara tek yön biletlerini kestirirler. Beastie Boys ise Licensed To Ill’in paparazilere meze olmalarına varacak kadar fazla satmasıyla girdikleri karabasan gibi girdaptan, 1989 senesine göre kulağa saçma sapan gelen Paul’s Boutique ile çıkar. Albüm satar mı?Hayır, fakat Fight Club’ın efsanevi müziklerini yaratan sample ustası Dust Brothers ile yatak odasında kotardıkları ikonik albüm, prestijli bir hip-hop efsanesi haline dönüşür ve birkaç jenerasyonun prodüktörü için kazanan formülü inşa eder. Nerede duymuşsunuzdur? Nerede duymuşsunuzdurdan öte, içinde neleri duyabilirsiniz daha mantıklı bir soru… Toplam 105 sample kullanılan albüm, bir nevi The Avalanches – Since ILeft You’nun babasıdır. James Bromn,
The Beatles, Pink Floyd, Afrika Bambaataa, Led Zeppelin, CurtisMayfield… Dikkatli kulaklar için albümde kimi ararsan var.
FELA KUTI – ZOMBIE / 1976
Albümü araştırdığınızda iki sorunuz olacaktır. Birincisi: iki şarkılık albüm olur mu? İkincisi: iki şarkılık albüm ne kadar etkili olabilir? Hemen soruları dövmeye başlıyorum. Yaklaşık IS’er dakikadan oluşan iki şarkı eğer muazzam bir 26 dakika oluşturuyorsa bundan gayet albüm olur. İkinci sorunun cevabı ise, albümün yayınlanmasından sonra yaşananlarda saklı. Afrobeat’i Dünyaya Yayma Kürsüsü Başkanı olan Fela Kuti, kariyerinin tam ortasında yayınladığı Zombie’de yazmış olduğu politik şarkı sözleriyle ana vatanı olan Nijerya’daki askeri rejime vurup vurup saymaz. Bunun üstüne Kuti’nin komün hayatı oluşturduğu Kalakuta Republic ordu tarafından basılır. Bu müdahale kontrol altına zor alınırken, askerler tarafından bulunduğu binadan aşağı atılan sanatçının annesi Francis Abigail Olufunmilayo Thomas, sekiz hafta komada kalmasına rağmen hayatını kaybeder. Yıkılan bir komün, şirazesi kayan hayatlar ve jenerasyonunu sokaklara döken notalar bu albümü efsaneler ligine kolaylıkla ışınlar. Nerede duymuşsundur? Her funk toplamasında nasıl James Bromn varsa, Afrobeat toplamalarının da değişilmezi Fela Kuti’dir. 20’15’te Kuti’den esinlenerek baştan aşağı Afrobeat temalı bir albüm yarattığını söyleyen birBeyoncegerçeği de var… Albümün ne zaman yayınlanacağı muallak ama eminim o albüm gün yüzüne çıktığında Fela Kuti plakları üç beş katı fiyatına alıcı bulacak, şimdiden elinizi çabuk tutmanızda fayda var.
En İyi Müzik Albümleri Resimleri
